“Hükümetten tek isteklerinin haksız rekabetin önlenmesi olduğunu dile getiren Dr.Faruk Güler şöyle devam etti: “Bugün kayıtdışı ekonominin yüzde 50’lerde olduğu söyleniyor. Bu durum aynı zamanda haksız rekabeti de beraberinde getiriyor. Biz yüzde yüz kayıt içinde çalışanlar olarak haksız rekabetle karşı karşıya kalıyoruz. Adam hırsızlık yapıyor, elektriği çalıyor parasını ben ödüyorum. Bu adam benim karşıma piyasada rakip olarak çıkıyor. Ben çalışanımı kayıt altına alıyorum, kaçak işçi çalıştıranlarla yine piyasada rakip olarak karşılaşıyorum. Bu anlamda, haksız rekabeti önleyici tedbirleri alsın başka hiçbir şey istemiyorum. Hükümet ayrıca gelişmiş Dünya ülkelerini de iyi analiz etmeli. İşçimizi Çin ve Hindistan’ın çalışma şartları ile çalıştırmak istemiyoruz. Bizden daha iyi yapanlar ile mücadele içine girmemeliyiz.”

 

 

 

Cafer Sadık Abalıoğlu Holding CEO’su ve Yürütme Kurulu Başkanı Dr.Faruk Güler, küresel düşünerek hareket ettiklerini ve yurtdışında sağladıkları katma değeri ülke içine taşıdıklarını söyledi. Buna karşılık kayıtdışı çalışan ve kaçak elektrik kullananların yurtiçi piyasalarda karşılarına rakip olarak dikildiğini savunan Dr.Güler, hükümetten, bu tür haksızlıkları gidermesi dışında bir talepleri olmadığını vurguladı.

 

 

 

Şirketin temelinin 1941 yılında atıldığını ancak gerek Türkiye’de gerekse yurtdışında yatırımlara yöneldiklerini belirten Dr.Güler algılarını gelişen dünyanın şartlarına uygun hale getirmeye çalıştıklarını ve değişimin içinde ne kadar yer alacaklarına yönelik bir strateji ile hareket ettiklerini vurguladı.

 

 

 

 

 

Tekstil alanında şartların sürekli değiştiğine işaret eden Dr.Güler, şartlara uygun olarak değişimi önlerine koyduklarını belirterek, şunları söyledi:

 

 

 

"Sadece Türkiye’de üretici olmanın, tekstilciye hammadde sağlamak, içe dönük yaşamaya çalışmak, bize göre doğru değil. Türkiye’nin tekstili artık global organizasyonlar yapabilecek duruma gelmeli. Tekstilde kotalar kalktı, bu iş Çin ve Hintliler’in eline geçti, biz bundan çıkalım gibi bir politikaya sahip değiliz. Gelişen dünya şartlarına göre bizim de evrimimizi gerçekleştirmemiz gerekiyor. Dünyanın her yerinde operasyon yapabilecek yönetim organizasyonunun içine girmemiz gerekiyor."

 

 

 

 

 

 

Yatırım anlayışlarının Türkiye’deki klasik anlayıştan farklı olduğunu ve yatırımları ikiye ayırdıklarını kaydeden Güler, bunlardan birinin pazara yatırım, diğerinin ise hammaddeye yönelik olduğunu dile getirdi. Pazar ve müşteriye yakın olmak için ABD’de sermayesi yüzde yüz bize ait olan bakır ihracatı yapılabilecek bir firma kurduklarını kaydeden Dr.Güler, “Geçtiğimiz yıl Türkiye’den ABD’ye firma olarak 27 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Viol üretimi (ambalaj malzemesi) yapmak için Romanya’da değeri 8 milyon doları bulan bir fabrika kurduk, yıl sonunda üretime başlayacak” dedi.

 

 

 

Yurtiçi yatırımlarına da değinen Dr. Güler, “Bu kapsamda Çorlu’da oluklu mukavva fabrikası kurduk ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biz yurtdışında elde ettiğimiz artı değeri ülkemize getiriyoruz. Önümüzdeki dönem Türkiye ve dışarıda hayata geçireceğimiz projelerimiz olacak” diye konuştu.