Denizli“nin en önemli sanayi grupları içinde iki Abalıoğlu var. İkisinin de kökeni iki kardeş ve eniştelerinin ortaklığı olan bir değirmene dayanıyor. 1963“te ayrılmışlar, herkes kendi yoluna gitmiş. Bugün iki büyük grup çıkmış ortaya. Her ikisini de artık genç kuşak yönetiyor. Abalıoğlu Holding bu yıl 450 milyon dolar ciroya gidiyor!.. Abalıoğlu Şirketler Grubu ise bu yıl 300 milyon dolar ciro hedefliyor. Her iki grubun başındaki gençler birçok yeni sektöre girmişler. Gruplar, büyüme hızı ve kârlılıkta Türkiye“nin en büyük 500 sanayi şirketi içinde ilk sıralarda... Abalıoğlu Holding“te yönetimde profesyoneller de var. CEO Faruk Güler“in yaşamı da Abalıoğlu grupları kadar ilginç...
 
 
Rüzgârlı bir havada, Şarköy“ün beton iskelesinde attığımız küçük turda anlatıyor öyküsünü... Denizlili Abalıoğlu Holding“in CEO“su Faruk Güler. 1950 Antalya doğumlu. Babası tuğla fabrikasında usta olarak çalışan Güler orta halli bir aileden geliyor.
 
 
ODTÜ Kimya mezunu. Okulda kalarak bir süre asistanlık yapmış. Araştırmayı çok sevdiği için okulda kalmış. Araştırmalarının sonunda İngiltere ve Kanada“ya giden Güler, 1980“de üniversiteye geri dönmüş. "Dört yıl boyunca ODTÜ“de ders verdim. Bir yıl Elazığ bir yıl da Gaziantep“te dersler verdim. O zamanlar bana “uçan profesör“ derlerdi" diye anlatıyor.
 
 
 
Güler bu işin artık heyecan vermediğini düşündüğünde üniversiteden ayrılmış. Bir pazar günü iş ilanlarına bakan Güler, Kordsa“ya iş başvurusunda bulunarak Ar-ge mühendisi olarak işe başlamış. "Ardından ar-ge kısım müdürü oldum. 2.5 yıl sonra Endonezyalı bir lastik fabrikasından teklif aldım ve Endonezya“ya gittim" diyor.
 
 
 
Endonezya günleri
 
 
 
Endonezya“daki şirkette teknik müdür, grup müdürü derken projelerden sorumlu müdürlüğe kadar yükselmiş. "Tayland en önemli pazarımızdı. İki yıl sonra Tayland“da fabrika kurulması için yönetimi ikna ettim. 100 milyon dolarlık bir fabrika kurduk ve ben başına geçtim. Beş yıl yöneticilik yaptıktan sonra dönüş kararı aldım" diyor.
 
 
 
Dönüş kararının nedenini şöyle anlatıyor: "Pek çok yabancı çalışıyordu. Çocuklarım yaşantılarından etkileniyordu. Bana “Biz niye kiliseye gitmiyoruz?“ diye sordular. O an “ben kimim“ sorusunun cevabını bilmediklerini düşündüm ve döndüm."
 
 
 
1996“da Türkiye“ye dönen Güler, 15 gün içinde bir boya şirketinde genel müdür olarak işe başlamış. 1999 yılında Abalıoğlu Holding“te genel koordinatör olmuş. 2003“te de grubun CEO“su olan Güler, "Bu şirkette hiçbir şeyi moda olsun diye yapmadık. Toplam sekiz tane şirketimiz var" diyor.
 
 
 
Tam kurumsallaşma
 
 
 
Grubun kurucusu Cafer Sadık Abalıoğlu“nun iş hayatına 1941 yılında başladığını anlatan Güler, grupla ilgili olarak da şu bilgileri veriyor:
 
 
 
"Kurucumuz, iş hayatına çeşitli ticari faaliyetler ve çırçır fabrikasıyla başlamış. 1975“te kurduğu Dentaş, 1983“te ortaklarıyla kurduğu Er - Bakır ve Dentaş Kağıt ile devam etmiş. Vefat edince yönetimi oğulları Ali ve İsmet Abalıoğlu devralmış. Değişik sektörlere girmişler. İş hacmi büyüyünce profesyonelleşme süreci başlamış. 1999“un başında ben göreve başladım. Ama biz aile şirketiyiz diyoruz."
 
 
 
Gak derse et, guk derse süt
 
 
 
Güler, "Müşterimiz gak derse et, guk derse süt veriyoruz. Çünkü gerçekten katma değer yaratanlar kazanacak. 2004 net satışlarımız 382 milyon dolar. Yüzde 46 büyüdük. Böyle giderse 2005“te de dolar bazında yüzde 20 büyümüş olacağız. 450 milyon dolar ciro hedefimiz var" diyor.
 
 
 
Beş yıl sonra 1 milyar dolar ciroya ulaşmak istediklerini kaydeden Güler, şöyle devam ediyor: "Grupta bin 550 kişi çalışıyor. Üç sektörde varız. Romanya“da fabrika inşaatımız sürüyor. Yumurta kabı ihraç edeceğiz. Dentaş Ambalaj Pizza Hut, Pizza Town, Cidermen gibi firmaların yanı sıra İsrail“e de pizza kutusu satıyor. İkinci sektörümüz bakır. Bu konuda ABD“de de şirket kurduk. NASA“ya bile kablo teli satıyoruz. Denizli“de ürettiğimiz kablo uzaya çıkıyor. Bu telleri ABD, İngiltere, İtalya ve Fransa“ya ihraç ediyoruz."
 
 
 
Hatır uğruna değil sevdiği için çiğ balık yiyor
 
 
 
En büyük keyfinin ailesiyle birlikte zaman geçirmek olduğunu söyleyen Güler, aynı zamanda KalDer“in yönetim kurulu üyesi. Hafta sonları yelken ile açılmayı çok sevdiğini anlatan Güler“e göre yelken sporu bilgi, beceri ve metanet gerektiren bir iş.
 
 
 
Arada sırada balık da tuttuğunu söyleyen Güler, aynı zamanda iyi bir aşçı. Yemek pişirmekten büyük keyif alıyor. Sohbet arasında bize yemek tarifleri de veriyor. "Özellikle Çin mutfağına ait yemekleri pişirmekten keyif alıyorum. Bir de eşimle çiğ balık yemeyi seviyoruz. Özel soslarla hazırlanan bir yemek bu. Ben Endonezya ve Tayland“da yaşarken oradaki yemeklere çok da sıcak bakmazdım. Ev yemekleri yerdim. Birkaç yıl sonra çok da kötü değilmiş diye yemeye başladım. Oradan ayrılırken bu yemekler, en sevdiğim yemekler arasına girmişti" diyor.